17 Temmuz 2011 Pazar

21. Gün: Zupanja - Tuzla

Bugün Hırvatistan etabı bitiyor. 2-3 km sonra Bosna başlıyor. Jelen isimli bir pansiyonda kaldım. Açıkçası kötü bir hizmetleri var. Özellikle sabah kahvaltısı çok kötüydü. Benimle birlikte otelde 4 kişilik bir motorlu grup vardı. İsveçlilermiş. Günlerdir yollardalarmış. Emekliler. Geçen yaz Bodruma gitmişler bu yılda Antalya’ya gideceklermiş.

Yalnız tur yapmam onlara ilginç geldi. Bana başarılar dilediler.

2 km sonra önce Hırvat sınır kontrol noktasından geçiyoruz. Çıkış 1-2 dakika sürüyor. Sonra “Bosna-Hersek’e hoşgeldiniz” tabelası. Sorunsuz geçiyoruz. Zupanja ile Bosna’yı nehir ayırıyor. Köprünün üzerinden geçerken minareler gözüme çarpıyor. İnsan seviniyor. Pasaport kontrolünden sonra doğru camiye gidiyorum. İki rekat şükür namazı kılmadan geçmek olmaz. Ama abdesthanesi kapalı. 14 yaşlarında bir genç caminin avlusundaki bir evden çıkıyor. „abdest abdest “diye seslenince.

Caminin içinden girip anahtarı getiriyor. Kapıyı açıyor.

Orasje kasabasındaki cami 1862 yılında Abdülaziz Han adına yapılmış. Abdesthaneyi açan genç bir kaç dakika sonra „One minute“ diyerek bisikletine binerek uzaklaşıyor.

Bende arkasından „Erdoğan Erdoğan“ diye sesleniyorum.

Kendi kendime vay be çocuklar bile “One minute”yi biliyorlar, diyorum.

Derken çocuk elinde bir külah dondurma getirip bana verdi. Kafa salladı. Şaşkınlıktan „ne gerek vardı kardeşim beni mahcup ettin“ dedim tabii ki Türkçe. İşte Bosna’ya tatlı bir giriş yaptık. Her haliyle farklı. Bizim kültürümüz yani. Avrupa’da bir çocuğun dondurma alıp ikram etmesi ve hiçbir şey demeden uzaklaşıp gitmesi görülen bir şey değildir.

İsmini soruyorum.“Abdülaziz“ . Ecdadı bir daha yad ediyorum. Türk bayrağını çok sevdiğini anlatmaya çalışıyor. Bende hadi geç te bir resmini çekeyim o zaman diyorum.

Teşekkür ederek Tuzla’ya doğru devam ediyorum. Yollar çok dar. Çift şerit ama otobüste, tır da dar yollardan geçiyor. Avrupa’da olduğu gibi şoförler değil bisiklet sürücüsü dikkat etmek zorunda. Bazen çok teğet geçiyorlar.

Bosna üç etnik unsurdan oluşuyor. Sırplar, Hırvatlar ve Boşnaklar. Dayton Anlaşmasına göre Hırvatlar ile Boşnaklar Bosna-Hersek Federasyonunu oluşturken, Sırpların Sırp Cumhuriyeti isminde ayrı bir bölge devletleri var.

Beni ilk Sırp Cumhuriyeti karşılıyor. 10 km sonrada Federasyon başlıyor. Yollar dağlara paralel uzanıyor. Artık pedallamak giderek zorlaşıyor. Çok sert virajlar var. Resim ve video yerine yollara konsantre olmak zorundayım. Yeşillik, dağlık ve yer yer derelerin yanından geçiyoruz. Fazla eğim ve rampa yok. Yolda Hırvat asıllı Marko ile tanışıyoruz. Boşnaklarla Hırvatların sorunu olmadığını ama neden Sırplara ayrı bir cumhuriyet verdiklerini de anlamadığını söylüyor. Artık minarelerin yükseldiği yerlerden yol kenarlarında su hayratlarının olduğu yerlerden geçiyoruz. Su sorunu da olmuyor. Tuzla’ya rahat ulaşıyoruz. Bugün ayrıca Srebrenitsa katliamının yıl dönümü ve anma törenleri var.

Tuzla’da Ali isminde bir genç beni görünce abi sizi gazetede okumuştum. Bir hatıra resmi çektirebilir miyiz diye soruyor.

Tabii ki. Bugün Türkiye’ye dönüyormuş. Sanırım üniversite öğrencisi. Konuşacak vaktimiz yok.

Burada Türk bayrağı ve Türk insani çok seviliyor. Bende kendimi rahat hissediyorum bir yabancılık yok. Akşama doğru hafif yağmur yağdı ama uzun sürmedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder